Okul Öncesi Öğretmenlerinin Otizmli Çocukların Kaynaştırılması Hakkındaki Düşüncelerinin İncelenmesi
dila nur yazıcı, berrin akman
2017
Ankara Universitesi Egitim Bilimleri Fakultesi Ozel Egitim Dergisi
Öz Yaklaşık olarak 75 yıldır hayatımızda olan otizm kavramı günümüzde sık sık karşımıza çıkmaktadır. İlk yıllarda 1/10000 görülme sıklığı olan otizmin günümüzde görülme sıklığının 1/68 oranında artmasına bağlı olarak da otizmli çocukların genel eğitim sınıflarında kaynaştırma öğrencisi olarak görülme sıklığı da artmıştır. Bu nedenle bu çalışmada okul öncesi öğretmenlerinin otizmli çocukların kaynaştırılmasına ilişkin düşüncelerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada temel nitel araştırma
more »
... mi kullanılmış ve kartopu örnekleme yoluyla seçilen 20 okul öncesi öğretmeninin görüşleri standartlaştırılmış açık uçlu görüşme soruları yoluyla alınmıştır. Yapılan içerik analizi sonucunda öğretmenlerin genel olarak otizmin temel özelliklerini bildikleri, sınıflarında otizmli çocuk bulunmasını istedikleri; çünkü kaynaştırma eğitiminin otizmli çocuk için daha faydalı olduğunu düşündükleri, sınıflarına otizmli bir çocuk geldiğinde öncelikle onu tanımaya çalışacakları, ebeveynleriyle iletişim kuracakları, eğitim programı hazırlayacakları, diğer çocukları ve ebeveynleri bilgilendirecekleri bulguları elde edilmiştir. Bulgular ilgili alanyazın ışığında tartışılmış ve bulgulara paralel olarak öneriler getirilmiştir. Anahtar sözcükler: Otizm, kaynaştırma, erken çocukluk eğitimi, otizmli çocuklarda kaynaştırma, öğretmen görüşleri. Önerilen Atıf Şekli Yazıcı, D. N., & Akman, B. (2018). Okul öncesi öğretmenlerinin otizmli çocukların kaynaştırılması hakkındaki düşüncelerinin incelenmesi. 106 Otizm kavramı, alanyazına Leo Kanner (1943) tarafından kazandırılmıştır. Kanner, çocukluk şizofrenisi, zihinsel gerilik ya da işitme engeli şüphesiyle getirilen on bir çocukta sürekli bir yalnız kalma isteği olduğunu, insanlarla etkileşim içine girmek istemediklerini ve tekrarlayıcı (streotip) davranışlarda bulunduklarını fark etmiş ve bu çocuklarda otizme bağlı olarak yalnız kalma isteği bulunduğunu belirtmiştir. Günümüzde otizm, "çocuklarda üç yaştan önce ortaya çıkan, sosyal, duygusal ve bilişsel işlev bozukluğu ile karakterize edilen (Hall, 2013); insanlarla iletişim kurmada ve etkileşimi devam ettirmede zorluk yaşanılan, tekrarlayıcı davranışların görülebildiği gelişimsel bozukluk (Kirk, Gallagher ve Anastasiow, 2002; akt. Sucuoğlu, 2011)." olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşıldığı gibi otizmli çocuklar, sosyal etkileşim (göz kontağından kaçma, biri ona baktığında gözlerini başka tarafa çevirme, başkalarının fiziksel temasına karşı koyma, grup içinde soğuk, ilgisiz, çekingen ve içine kapanık davranma, birisiyle tanıştırıldığında ya da biri geldiğinde o kişiyi görmezden gelme vb.) ve sözel/sözel olmayan iletişimde (mevcut durumla ilgili olmayan sözcükleri tekrar etme, sözcük ya da sözcük öbeklerini defalarca tekrar etme, yaşıtlarıyla ya da yetişkinlerle sohbet başlatmama vb.) sorunlar yaşamakta, buna ek olarak stereotip davranışlar (ellerine, nesnelere ya da çevresindeki uyaranlara en az 5 saniye gözlerini kaçırmadan bakma, yenilemeyen nesneleri tatma, emme ya da yemeye çalışma, döndürülmek üzere tasarlanmamış nesneleri döndürme vb.) göstermektedirler.
doi:10.21565/ozelegitimdergisi.284253
fatcat:7qzy5i2aabb5bgkwxba42ukifu