An Evalution on Marxist Imperialist Theories

yeliz sarıöz gökten
2018 Fiscaoeconomia  
Article History: Imperialism from the 19th century onwards has occupied the agenda of various Global Political Economy Schools, especially Marxism. Marxist imperialism theories has developed in three waves. In this study, firstly, the first wave theorists of imperialism (Hilferding, Lenin, Bukharin, Luxembourg) will be discussed. Then the second wave theorists Baran, Sweezy and Amin's theories of imperialism will be examined. Finally, within the framework of the third wave imperialism theories
more » ... he views of Harvey, Foster and Magdoff will be addressed. JEL Classification: B14 F50 F54 Keywords: Imperialism, Theory of Imperialism, New Imperialism. 2 Özet Emperyalizm kavramı XIX. yüzyıldan günümüze kadar Marksizm başta olmak üzere farklı Küresel Ekonomi Politik Okullarının gündemini oldukça meşgul etmiştir. Marksist emperyalizm teorilerinin üç dalga halinde gelişim gösterdiği ifade edilebilir. Bu çalışmada öncelikle birinci dalga emperyalizm kuramcılarından Hilferding, Lenin, Bukharin, Luxemburg'un emperyalizm teorileri ele alınacaktır. Ardından ikinci dalga kuramcılarından Baran, Sweezy ve Amin'in emperyalizm kuramları incelenecek, son olarak da üçüncü dalga emperyalizm kuramlar çerçevesinde; Harvey, Foster ve Magdoff'un görüşlerine yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Emperyalizm, Emperyalizm Teorileri, Yeni Emperyalizm. GİRİŞ Emperyalizm kavramını ilk kullanan iktisatçılardan biri olan Hobson2 emperyalizmi, hükümet mekanizmasının özellikle kapitalistler tarafından özel çıkarlar doğrultusunda kullanılması şeklinde ifade eder. Temeli endüstriyel ve finansal çıkarları güvence altına almak ve kamu gücünü arttırmak suretiyle ortaya çıkan fazla üretime özel pazar yaratmak olan emperyalizm bunu savaş, militarizm ve güçlü bir dış politika ile gerçekleştirebilir. Hobson'a göre servet fazlalarını aktarabilecekleri kanalları genişletmeye çalışan büyük sanayi çevreleri emperyalizmi, ülke içinde satamadıkları ya da kullanamadıkları mal ve sermayeleri dış piyasalara yönlendirme arayışı olarak görmektedir. Emperyalizmin yanlış ekonomi politikalarının bir sonucu olduğuna inanan ve çareyi sosyal reformlarda gören, kapitalizm tartışmaları yerine adaletsiz bölüşüme odaklanan Hobson'ın aksine teorinin temelleri Hilferding, Bukharin ve Lenin 3 tarafından çizilen Marksist literatür; emperyalizmin kökenini kapitalizmle özdeştirir. Bu Ekolde kavram, büyük kapitalist 2 Ayrıntılı bilgi için bkz. Hobson (1902) s: 4-6. 3 Brewer (1990) tarafından söz konusu üç yazarın teorileri, "Klasik Marksist Emperyalizm Teorileri" şeklinde adlandırılmıştır. Bkz. Marxist Theories of Imperialism A Critical Survey, Published by Routledge, Second Edition, London, s: 88. 3 ülkeler arasındaki rekabet, toprak üzerindeki egemenlik çatışması, politik, askeri ve iktisadi olarak gerçekleşen emperyalist savaşlar anlamına gelmektedir (Brewer, 1990: 88-89). Marksist emperyalizm kuramları genel olarak üç dalga halinde incelenebilir. Birinci dalga, Birinci Dünya Savaşı ve onu kapsayan dönemi kapsar. Bu dönemdeki kuramlar büyük güçler arasındaki rekabet ve sömürgeci yayılmayı açıklamayı amaçlamıştır. Bu kuramların temel özelliği, liberal kapitalizmin tekelci kapitalizme dönüşmesine odaklanmış olmasıdır. İkinci dalga Vietnam Savaşı sırasında ortaya çıkmış, periferiyi tahakkümü altına alan merkez (ABD) ve onun müttefikleri yaklaşımı üzerine kurulmuştur (Andersson, 2004: 5-6). Günümüzde ise üçüncü bir evreden söz etmek mümkündür. Üçüncü dalga, küresel kapitalizmin tamamıyla hâkim olduğu durumu kavramaya çalışmaktadır. Bu çalışmada Marksist emperyalizm kuramlarının üç dalga halinde gelişiminden yola çıkarak, çeşitli kuramcıların emperyalizme bakış açıları ele alınmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda öncelikle emperyalizm kuramcılarından Hilferding, Luxemburg, Lenin ve Bukharin, incelenecektir. Daha sonra zengin ve fakir ülkeler arasındaki ilişkileri merkezine alan Baran ve Sweezy ile Amin'in görüşlerine değinilecek, son olarak da yeni emperyalizm kuramları olarak adlandırılan kuramlar çerçevesinde; Harvey, Foster ve Magdoff'un görüşlerine yer verilecektir. Ayrıca çalışmada her üç dalga emperyalizm kuramlarının karşılaştırmalı bir analizi yapılmaya çalışılacaktır. I. Klasik Emperyalizm Kuramları Üretim sürecinde bireyler arasındaki ilişkilere vurgu yapan ve özellikle kendi aralarında ve birbirleriyle olan mülkiyet ilişkileriyle ilgilenen Marksist teori emperyalizmi de; sermaye birikimi, sömürgeciliğin gelişimi ve yarı sömürge emek açısından ele almışlardır (Brown, 1974: 25). Marksist emperyalizm teorileri, kapitalist üretimin karakteristiklerini açıklayarak sistemin gelişme aşamalarını ele alır. Emperyalist ülkeler ve onların sömürgeleri ile yarı sömürgeleri arasındaki ilişkilere odaklanır. Marx, kapitalist üretim ilişkilerine odaklanarak Marksist-Leninist teorilerin başlangıcını hazırlamıştır. Marksist emperyalizm kuramcıları, Marx'ın "Kapital'de" ortaya attığı; yeniden üretim şemaları, kâr oranlarının düşme eğilimi, 4 sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi üzerine düşüncelerden yola çıkarak kuramlarını inşa etmişlerdir (Kemp, 1972: 17-19). Marksist emperyalizm teorileri, emperyalizmin kapitalist sitemden doğduğu düşüncesine dayanır. Marksist teoride kapitalist toplum, kendi sermayeleri için yeterli yatırım ve üretimleri için yeterli piyasa bulamaz. Bunun üzerine, yatırımları için artık sermaye fırsatları ve artık ürünleri için piyasa bulabilmek amacıyla kapitalist olmayan bölgelere yönelirler. Hilferding ve Kautsky gibi ılımlı Marksistler emperyalizmin, kapitalizmin bir politikası olduğunu ve emperyalist politikanın duruma göre az veya çok kapitalist eğilimi belirlemek olduğunu savunur (Morgenthau, 1973: 48-49). Marksist emperyalizm kuramlarının ilki olan klasik emperyalizm teorileri, uluslararası istikrarsızlıklar, dünya düzeninde İngiltere'nin hegemonik gücünün gerilemesi, özellikle Almanya ve ABD başta olmak üzere ülkeler arası rekabetin yükselişi ve Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla süren mücadelelere odaklanmış olmakla birlikte genel olarak ilgelendikleri konular; 1) Monopolcü sermaye/finans kapital 2) Tekelci artık 3) Sermayenin ve emeğin uluslararasılaşması 4) Dünyanın büyük güçler arasındaki bölüşümü 5) Monopolcü firmaların çıkarlarının bir koruyucusu olarak ulus devletler 6) Kapitalistler arası rekabet 7) Para ve ticaret savaşları 8) Kolonileşme, Neo kolonileşme ve karşılıklı bağımlılık 9) İktisadi kriz ve emperyalist genişleme 10) Sermaye ihracı 11) Yeni piyasa arayışları 12) Hammadde kaynaklarını kontrol mücadelesi 13) Kapitalist olamayan alanların kapitalizme entegre etme çabası 14) Uluslararası ücret eşitsizliği 15) Emperyalist merkezde emeğin aristokrasisi 16) Militarizm ve savaşlar 17) Uluslararası hegemonyadır (Foster, 2015: 2-3). Klasik emperyalizm teorilerinin en önemli temsilcilerinden biri olan Hilferding'in temel varsayımı finans kapitaldir. Finans kapital, kapitalist oligarşinin tek bir elde toplandığı, politik ve ekonomik gücün sağlandığı en yüksek aşamadır. Yani bu durum sermaye diktatörlüğünün zirvesidir. Bir ülkedeki kapitalist lordların diktatörlüğü, hem diğer kapitalist ülkelerin hem de ülke içindeki geniş kitlelerin çıkarlarıyla uzlaşmaz bir çelişki halindedir. Bu çelişki, sermaye diktatörlüğünün yerini proleteryanın diktatörlüğünün almasını sağlayacaktır. Kapitalist devletler arasındaki çatışmalar, emperyalizm politikasının kaçınılmaz bir sonucudur. Geniş kitlelerin karşılaştığı memnuniyetsizlik, emperyalist politikalara tepki şeklinde somutlaşacak
doi:10.25295/fsecon.2018.01.001 fatcat:xq7lklnvazbjxaei7vfgyukx2u