Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi ÇEVRE KORUMA
Orman Bölümü, Ders Notu, Mahmut Eroğlu
2018
unpublished
Günümüzde hemen tüm toplumlarda, çevre kavramının tanımı en çok tartışılan konulardan biri olmaktadır. Çevre kavramı bireysel ya da ülkesel olmaktan daha çok evrensel bir nitelik taşımaktadır. Tartışmanın odak noktası ise kapsamı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Çevre kavramı genel anlamı itibariyle; insanın içinde yaşadığı ortamdır. Basit anlamda çevre, doğayı ve içinde barındırdığı ekolojik ortamı ifade etmekte ve bu ortama kısaca, yaşamı destekleyen sistemler denmektedir. En geniş anlatımla çevre;
more »
... insanla birlikte tüm canlı varlıklar, cansız varlıklar ve canlı varlıkların eylemlerini etkileyen ya da etkileyebilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal nitelikteki tüm etkenlerdir. Bir başka tanıma göre çevre; bir organizmanın dışında olan her şeydir. Fiziksel, biyolojik ve sosyal çevre olarak üçe ayrılır. Çevreyi; doğal ve yapay çevre olarak iki grupta inceleyebiliriz. Doğal çevre. Doğal etki ve güçlerin oluşturduğu, insan müdahalesine maruz kalmamış veya böyle bir müdahalenin henüz değiştiremediği tüm doğal varlıkları ifade eder. Doğal çevre kavramı şu bileşenlerle kavranabilir; tüm vejetasyon, hayvanlar, mikroorganizmalar, toprak, kayaçlar, atmosfer ve bunların sınırları içinde meydana gelen doğal olguları içeren, kitlesel insan etkisinin olmadığı doğal sistemler olarak işlev gören tüm ekolojik birimlerdir. Yapay çevre. insanlığın, başlangıcından günümüze uzanan toplumsal ve ekonomik gelişim sürecinde, büyük ölçüde doğal çevreden yararlanılarak insan eliyle yaratılan tüm değerleri ve varlıkları kapsamaktadır. İnsan, nüfusu arttıkça ve gelişmeyi sürdürdükçe, etkinlikleri ile doğal çevreyi çabuk gelişen bir hızda değiştirmekte, yapay çevre olarak adlandırılan hale dönüştürmektedir. Bir ekosistem olarak işlevini sürdürürken, bu antropojenik değişikliklere dayanabilecek doğal çevre potansiyeli dünyanın ilgi odağındaki en önemli konudur. Anahtar çevresel ilgi alanları, iklim değişikliği, su tedariki, kirletilmiş sular, hava kirliliği, atık yönetimi ve tehlikeli atıklar ile ormansızlaşma, çölleşme ve kentsel gelişim gibi arazi kullanımını kapsamaktadır. YERYÜZÜ /Dünya Gezegeni Yeryüzü bilimi, çoğunlukla kayaçlara, suya, havaya ve yaşama karşılık gelen, litosfer (taşküre), hidrosfer (suküre), atmosfer (havaküre) ve biyosfer (canlıküre) ile temsil edilir. Bazı bilim adamları, sukürenin ayrı bir parçası olarak cryosphere (buza karşılık gelen) yanında aktif ve birbirine karışmış olarak pedosferi (toprağa karşılık gelen) de onun kısımları olarak yerküreye ekler. Yer bilimi gezegenimizle ilgili bilimler için tam olarak kabul görmüş bir terimdir. Yer bilimlerinde coğrafya, jeoloji, jeofizik ve jeodezi adlı dört temel disiplin vardır. Bu ana disiplinler yeryüzü sisteminin temel alanları için nicel ve nitel bir anlama sağlamak için fizik, kimya, biyoloji ve matematik bilimini kullanır. Yeryüzü, Güneş Sistemi'nin Güneşe uzaklık açısından üçüncü sıradaki gezegenidir. Üzerinde yaşam barındırdığı bilinen tek doğal gök cismidir. Katı ya da 'kaya' ağırlıklı yapısı nedeniyle üyesi bulunduğu yer benzeri gezegenler grubuna adını vermiştir. Bu gezegen grubunun kütle ve hacim açısından en büyük üyesidir. Büyüklükte, Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni arasında gaz devlerinin büyük farkla arkasından gelerek beşinci sıraya yerleşir. Tek doğal uydusu Ay'dır. Tablo xx. Yeryüzünün yörünge ve bazı fiziksel özellikleri Yarı büyük eksen: 149.597.887 km Ekvator çevresi: 40.075 km Günberi (perihelion): 147.098.074 km (0,983 A.B.)* Eksen eğikliği: 23,44° Günöte (aphelion): 152.097.701 km (1,017 A.B.) Hacim: 1,08 x 10 12 km 3 Yörünge dışmerkezliği: 0,017 Kütle: 5,97 x 10 24 kg Yörünge eğikliği: 0 Yoğunluk: 5,51 g/cm 3 Dolanma süresi (Yıldız yılı): 365 gün 6 saat 9 dakika 9 saniye (365,25636 gün) (1,000039 dönencel yıl) Dönme süresi (Yıldız günü): 23 sa. 56 dk. 4,1 sn. (0,99727 gün) Yörünge Hızı Ortalama: 29,78 km/saniye En yüksek: 30,29 km/saniye En düşük: 29,29 km/saniye Yüzey sıcaklığı Ortalama: 14 °C (287 K) En yüksek: + 56,7 °C (331 K) En düşük: -89,2 °C (184 K) Doğal uydu sayısı: 1 Yerçekimi: 9.78 m/s 2 Ekvator çapı: 12.756,28 km (Yarıçap: 6378,14 km) Kurtulma hızı: 11,18 km/s Kutuplar arası çap: 12.713,56 km (Yarıçap: 6356 km) Beyazlık (albedo): 0,Yüzey alanı: 510.067.420 km 2 Karalar: 148.847.000 km 2 (%29,2) Denizler: 361.220.420 km 2 (%70,8) Günöte (aphelion): Dünyanın güneşe en uzak olduğu nokta. Günöte tarihi 3-7 Temmuz arasnda bir tarihte gerçekleşir. * A.Ü.: Astronomi Birimi Şekil XX. Güneş ve güneş sisteminin gezegenleri (uzaklıklar ölçekli değildir). Yerkürenin oluşumu Yapılan araştırmalar sonucu gezegenimizin yaşı 4,5 milyar yıl olarak hesaplanmıştır. Güneş, Dünya ve diğer gezegenler dahil Güneş Sistemindeki yapıları oluşturan moleküler bulutsunun kaynağı, ömrünü önceden tamamlamış bir genç tip yıldız'ın dağılmış artıklarının ve yıldızlar arası maddenin bir merkez etrafında dönerek gittikçe yoğunlaşmasıyla oluşmuştur. Dünya'nın Yaşı Dünya'nın yaşı doğrudan doğruya kayaçların yaşıyla ölçülemez. Çünkü bilinen en yaşlı kayaçların bile bugün artık yeryüzünde var olmayan daha yaşlı kayaçlardan oluştuğunu biliyoruz. Bilinen en yaşlı kayaçlar Grönland'ın batısında bulunmuştur ve bu kayaçlar 3,8 milyar yaşındadır. Dünya'nın yaşının bundan daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Şekil xx. Jeolojik Zamanlar ve canlıların ortaya çıkışı Bugün Dünya'nın yaşını hesaplamak için izlenen en iyi yöntem radyoaktif elementlerin yarılanmaları sonucu başka elementlere dönüşümleridir. Radyoaktif uranyum elementinin U-238 ve U-235 gibi iki izotopu vardır. Bu izotopların ikisi de çok yavaş bir süreçle kurşun atomlarına dönüşür. Biraz daha ağır olan U-238 'in dönüşümüyle daha hafif bir kurşun izotopu olan Pb-206 , U-235 'in dönüşümüyle de biraz daha ağır bir izotop olan Pb-207 atomları oluşur. Uranyum-235 'in kurşuna dönüşme hızı, uranyum-238 'in dönüşme hızından altı kat daha fazladır. Bu nedenler, incelenen bir kayaçtaki Pb-206 ve Pb-207 atomlarının oranı, kayacın yaşına bağlı olarak değişir. En yaşlı olduğu düşünülen bir kurşun minerali ile bugün okyanuslarda oluşan kurşunun izotop yapısı arasındaki fark, ancak bu iki örneğin oluşumları arasında 4,55 milyar yıllık bir zaman dilimi olmasıyla açıklanabilir. Bu süre de Dünya'nın yaşı olarak kabul edilebilir. En eski kayaçların yaşını hesaplamak için radyoaktif rubidyum elementinin stronsiyuma dönüşme süreci de temel zaman ölçeği olarak alınabilir. Bunun sonucunda dünyamızın tahminen 5.5 milyar yıllık olduğu varsayılmaktadır. Himalaya Dağları ve Everest (Tibet) Dünya'nın Biçimi Referans küremsinin ortalama çapı 12.742 km'dir. Ekvatorun çapı, kutupları birleştiren çaptan 43 km daha uzundur. Ortalamadan en büyük sapmalar, Everest Dağı (denizden 8.848 m yüksekte) ve Mariana Çukuru (deniz seviyesinin 10.924 m altı)'dur. Ekvatorun şişkinliği yüzünden Yerin merkezinden en yüksek nokta aslında ekvatordadır. Dünyanın Gizemleri: Auroralar (kuzey/güney kutup ışıkları) gökyüzündeki, özellikle kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, dünyanın mânyetik alanı ile güneşten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonuncu ortaya çıkan doğal ışımalardır. Ağırlıklı olarak iyonosferde meydana gelen bu ışımalar genellikle geceleri gözlemlenir. Bu olgu yaygın olarak, arktik ve antarktik kutup dairelerinin içinde kalan 60 ve 72 derece kuzey ve güney enlemleri arasında görünür. Kuzey enlemlerde bu etki aurora borealis (kuzey ışıkları) ve güney enlemlerde aurora austarlis (güney ışıkları) olarak adlandırılır. Alaska, Bear Gölü üzerinde parıldayan Aurora borealis ya da kuzey ışıkları (Foto: Joshau Strang) Dünyanın hareketi Sürekli devinim halinde olan dünyanın iki çeşit hareketi vardır. Bunlardan biri kendi ekseni etrafındaki hareketidir ve batıdan doğuya doğrudur. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi ile gece ve gündüz, güneşin etrafında dönmesi ile mevsimler meydana gelir. Dünya kendi çevresindeki hareketi 23 saat, 56 dakika, 4.091 saniyede ve güneşin etrafında elips şeklinde çok geniş bir yörünge üzerindeki hareketini 365 gün, 6 saat, 48 dakikada tamamlanır. Mevsimlerin oluşmasında etken 23,44 derecelik eksen eğikliğidir. Dünyanın kendi çevresinde dönüşü Dünyanın içsel yapısı Dünyanın dış kabuğu ile bu kabuğun üzerindeki atmosfer (hava) ve hidrosfer (okyanuslar ve denizler) katmanları doğrudan gözlemle incelenebilir. Oysa Dünyanın iç bölümlerine ulaşarak yapısını doğrudan inceleme olanağı yoktur. Dünyanın içyapısına ilişkin bütün bilgiler depremlerin incelenmesinden ve Dünyanın içinde var olduğu düşünülen maddeler üzerindeki deneylerden elde edilmiştir. Deprem dalgaları yoğun katmanlardan geçerken dalga boyları küçülür, titreşim sayısı artar. Yoğunluğu az olan katmanlarda ise dalga boyu uzar, titreşim sayısı azalır. Yanardağların varlığına ve yerkabuğunun yüzeyindeki ısı akışı ölçümlerine dayanarak dünyanın iç bölümlerinin çok sıcak olduğunu biliyoruz. Yerkabuğunun derinliklerine doğru indikçe kayaçların sıcaklığı her kilometrede 30 °C kadar yükselir. Kabuğun altında kalan kayaçlar akkor sıcaklığına kadar ulaşır. Çekirdek yoğunluk ve ağırlık bakımından en ağır elementlerin bulunduğu bölümdür. Dünyanın en iç bölümünü oluşturan çekirdeğin, 2900-5100 km'ler arasındaki kısmına dış çekirdek, buradan orta merkeze (6371 km'ye) olan kısmına iç çekirdek denir. İç çekirdekte bulunan demir-nikel karışımı, çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal haldedir. Dış çekirdekte ise bu karışım ergimiş haldedir. Manto Litosfer ile çekirdek arasında, 100-2900 km'lerde bulunan katmandır. Yoğunluğu 3,3-5,5 g/cm 3 sıcaklığı 1900-3700 °C arasında değişir. Manto, yer hacminin en büyük bölümünü oluşturur. Yapısında silisyum, magnezyum, nikel ve demir bulunmaktadır. Mantonun üst kesimi yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı plastiki özellik gösterir. Alt kesimleri ise akışkan halde bulunur. Bu nedenle mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici hareketler görülür. Şekil xx. Dünyanın içsel yapısı. Mantodaki Alçalıcı-Yükselici Hareketler Mantonun alt ve üst kısımlarındaki yoğunluk farkı nedeniyle magma adı verilen kızgın akıcı madde yerkabuğuna doğru yükselir. Yoğunluğun arttığı bölümlerde ise magma yerin içine doğru sokulur. Taşküre (Litosfer) Mantonun üstünde yer alan ve yeryüzüne kadar uzanan katmandır. Kalınlığı ortalama 100 km'dir. Yerkabuğu. Taşkürenin ortalama 40 km'lik üst bölümüne yerkabuğu denir. Daha çok silisyum ve alüminyum bileşimindeki taşlardan oluşması nedeniyle sial de denir. Sial, okyanus tabanlarında incelir yer yer kaybolur. Örneğin Büyük Okyanus tabanının bazı bölümlerinde sial görülmez. Yeryüzünden yerin derinliklerine inildikçe 33 m'de bir sıcaklık 1 °C artar. Buna jeoterm basamağı denir. Yerkabuğundaki en yaygın elementler sırasıyla oksijen (%46,6), silisyum (27,7), alüminyum (8,1), demir (5,0), kalsiyum (3,6), potasyum (2,8), sodyum (2,6) ve magnezyum (2,1)'dur. Bu oranlar, yerkabuğundaki farklı kayaç çeşitlerinin ve bileşimlerinin nispi oranlarının kavrayışımıza dayalı olarak belirleniş yerkabuğuna ait tahmini bir kimyasal bileşimidir. Karasal yerkabuğunun kalınlığının 40 km'den daha kalın olası ve bizim de onu doğrudan örnekleme olanağımızın olmaması kavrayışımızı elbette sınırlandırmaktadır. En derin maden ocakları 4 km'ye kadar inmekte ve en derin sondaj deliği de 12 km'ye ulaşmaktadır.
fatcat:abc2wthvrjcodaxu7i7liutogi