Yapısal Özellikleri Açısından Antik Mezopotamya'da Kent ve Kentleşme
Ensar YILMAZ
2022
SOCIAL MENTALITY AND RESEARCHER THINKERS JOURNAL
Antik yazarların mesos (orta) ve potamos (ırmak) kelimelerini birleştirerek türettikleri bir isim olan Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan, günümüzdeki Irak topraklarının bir kısmını oluşturmaktadır. Coğrafi bir terim olan Mezopotamya, öte yandan Babil, Sümer, Asur ve Akad gibi kadim uygarlıklardan günümüze değin uzanan zengin, kültürel bir kimliğin de adıdır. (Köroğlu, 2012: 11-12). Kentlerin ortaya çıkışını, küçük topluluklar halinde yaşayan insanlığın tarihsel süreçte büyük
more »
... opluluklara dönüşmesi belirlemiştir. Modern anlamdaki ilk kentlerin MÖ 3500-4000 yıllarında Mezopotamya'da kurulduğu, karmaşık sosyal organizasyonların da yine ilk defa bu coğrafyada gerçekleştirildiği görülmüştür. ÖZET Mesos (orta) ve potamos (ırmak) kelimelerinin birleşiminden oluşan Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki, günümüz Irak topraklarının bir bölümünü tanımlayan bir bölgenin adıdır. Mezopotamya adı, her ne kadar coğrafi bir terim olsa da aynı zamanda Sümer, Akad, Babil, Asur gibi kadim uygarlıklardan günümüze kadar gelen bileşik kültürel bir kimliği de simgelemektedir. Kentlerin ortaya çıkışında tarihsel açıdan ilk başlarda küçük topluluklar halinde yaşayan insanlığın, sonraki süreçte büyük topluluklara dönüşmesi belirleyici olmuştur. Modern anlamdaki ilk kentler MÖ 3500-4000 yıllarında Mezopotamya'da kurulmuş, karmaşık sosyal organizasyonların da yine ilk defa bu bölgede gerçekleştirildiği görülmüştür. Fırat ve Dicle nehirlerinin cansuyu olduğu Mezopotamya'da teşekkül eden gelişmeler, Önasya'daki bütün eski medeniyetlerin gelişme sürecine etki etmiş, zaman zaman da doğrudan belirlemiştir. Kentleşmeden mimariye, sanat anlayışından din ve yazı sistemlerine değin ortaya çıkan öncü fikir ve pratikler, ticaret ya da siyasal ilişkiler neticesinde Anadolu, İran ve Suriye gibi bölgelere yayılarak buradaki medeniyetlerin biçimlenişine katkı sunmuştur. Güney Mezopotamya'da MÖ 4. bin yılın sonlarında kurulan kent düzeni ve medeniyet algısının yüksek düzeydeki başarısı, sadece birkaç yüzyıl içinde çevre bölgelere ulaşarak Anadolu'dan Hindistan'a değin geniş coğrafyalarda karşılık görmüş, Mezopotamya'yla herhangi bir iletişimin var olduğu bütün yerlerde ise radikal değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Kentlerin ekonomisini din örgütünün başında bulunan kral yönetmektedir, siyasal düzen ise sosyo-ekonomik yapıyla iç içe geçmiştir. Oluşma sürecindeki kentleşme modelinin en belirgin unsurları; çok katmanlı sosyal yapısıyla geniş nüfusunun yanı sıra, yazı ve denetim yöntemleri, anıtsal yapıları ve uzak bölgelerden ithal edilen egzotik mallardır.
doi:10.29228/smryj.63940
fatcat:7nr7rggadbcfhbqo2fot6yr3uu