IMPORTANT RISK FACTOR OF HYPERHOMOCYSTEINEMIA IN CARDIOVASCULAR SYSTEM DISEASES AND STATUS OF THE HOMOCYSTEINE LEVELS IN POLYCYSTIC OVARY SYNDROME

Burcu İMRE, Duygu İMRE YETKİN, Cavidan GÜLERMAN
2021 Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi  
Aim: Patients with Polycystic Ovary Syndrome (PCOS) are in the risk group at long-term for Cardiovascular System (CVS) related diseases due to hyperhomocysteinemia. Our study aims to compare serum homocysteine levels between patients diagnosed with PCOS, and healthy individuals. Materials and Methods: Our study was a prospective cross-sectional study of 20-49 years old patients who applied to Reproductive Endocrinology Outpatient Clinics, 24 patients diagnosed with PCOS using Rotterdam
more » ... and 26 healthy volunteer women as a control group. Anthropometric measurements of all participants included in the study were recorded. The blood samples of the individuals participating in the study were taken on the 2nd or 3rd day of menstruation following 12-hour fasting, centrifuged at -80 degrees, and serum homocysteine levels were measured by ELISA (Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay). Participants' were divided into two groups according to their serum homocysteine levels (homocysteine level ≥ 30 μmol / L, <30 μmol / L). Regardless of serum homocysteine levels, the participants were divided into groups that body mass index (BMIs) were higher, and lower than 25 kg (kilogram) / m2 (square meter), a waist circumference above, and below 80 cm (centimeter). Serum homocysteine levels of the created new groups were compared. Results: Serum homocysteine levels of women with PCOS were found higher than women without PCOS (p = 0.001). PCOS patients were significantly younger than the control group (p=0.017). No statistically significant difference was found between BMI, waist circumference, in terms of serum homocysteine levels (p > 0.5). Conclusion: Regardless of the BMI, and waist circumference, screening routine serum homocysteine levels in young people with phenotype A PCOS, and treating patients with hyperhomocysteinemia may be useful in predicting, and preventing cardiovascular system relationship diseases that may develop in the long term. ÖZ Amaç: Polikistik Over Sendromu (PKOS) olan hastalar, hiperhomosisteinemiye bağlı kardiyovasküler sistem ile ilişkili hastalıklar için uzun vadede risk grubundadır. Çalışmamız, hiperhomosisteineminin PKOS tanılı hastalarda önemi ve kardiyovasküler hastalıkların ön tanısında kullanılabilecek bir belirteç olup olmadığını araştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada, PKOS tanısı almış hastalar ile sağlıklı bireyler arasında serum homosistein düzeyleri karşılaştırılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamız hastanemizin polikliniğine başvuran 20-49 yaş arası Rotterdam kriterlerine göre PKOS tanısı almış 24 hasta ve kontrol grubu olarak 26 sağlıklı gönüllü kadın ile yapılmış prospektif kesitsel bir çalışmadır. Çalışmaya dahil edilen tüm katılımcıların antropometrik ölçümleri kaydedildi. Çalışmaya katılan bireylerin kan örnekleri 12 saatlik açlığı takiben adetin 2. veya 3. gününde -80 derecede santrifüj edilerek serum homosistein düzeyleri ELISA (Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay) ile ölçüldü. Katılımcıların serum homosistein düzeyleri 30 μmol / L'nin altında ve 30 μmol / L'nin üzerinde olmak üzere iki gruba ayrıldı. Serum homosistein düzeylerine bakılmaksızın katılımcılar vücut kitle indeksi (VKİ) 25 kg (kilogram) / m2 (metrekare) üstü ve altı, bel çevresi 80 cm (santimetre) üstü ve altı olmak üzere gruplara ayrıldı. Oluşturulan yeni grupların serum homosistein seviyeleri karşılaştırıldı. Bulgular: PKOS'lu kadınların serum homosistein düzeyleri, PKOS olmayan kadınlara göre daha yüksek bulundu (p = 0,001). PKOS hastaları, kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha gençti (p = 0,017). VKİ, bel çevresi ve serum homosistein düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p> 0.5). Sonuç: VKİ ve bel çevresi ne olursa olsun, fenotip A PKOS'lu hastalarda rutin serum homosistein düzeylerinin taranması ve hiperhomosisteinemili hastaların tedavi edilmesi, uzun vadede gelişebilecek kardiyovasküler sistem ilişki hastalıklarının öngörülmesinde ve önlenmesinde faydalı olabilir.
doi:10.38136/jgon.787451 fatcat:onu2pugg6jgzjfv73rjyd3luom